Dikkate almamak göz önünde tutmamak hangi deyim ?

Koray

New member
Dikkate Almamak, Göz Önünde Tutmamak: Bu Durum İçin Bir Deyim Bulmalı Mıyız?

Bir arkadaşınızla tartıştınız, o da "Ya, bunu kafana takma" dedi. O an ne düşündünüz? Herkesin aklında farklı bir şey canlanabilir ama... "Dikkate almamak, göz önünde tutmamak" için kesinlikle bir deyim olmalı! Çünkü bazen birini gerçekten dinlemek yerine “Duyduğum bir şeye dikkat etmemek" gibi bir refleksle hareket ediyoruz. Ama bu durumun sosyal medyada ya da gerçek hayatımızda ne kadar fazla karşılık bulduğunu düşündünüz mü?

Bir arkadaşınız, başkasının çok önemli bir tavsiyesini göz ardı ettiğinde, hemen şu deyimi aklınıza gelmez mi: "Aman, bununla ilgilenme, boşver!" Pek de eğlenceli bir duygu değil, değil mi? Çünkü bu deyim bazen kafada o kadar derinleşiyor ki, sonunda işler “sadece bir ‘boşver’ olmaktan” çok daha fazlasına dönüşebiliyor.

Deyimlerin Gizemi: Hangi Durumlarda Gerçekten 'Dikkate Almamak' İyi Bir Çözüm?

Her şey bir yana, bu deyimi biraz inceleyelim: "Dikkate almamak" veya "göz önünde tutmamak" dediğimizde aslında bir şeyi küçümsemek, önemsiz görmek ya da göz ardı etmekten mi bahsediyoruz? Yani, başka bir deyişle, birine en önemli şeyin söylediği cümleyi ya da görüşü göz önünde bulundurmadan hareket etmenin mantıklı bir dayanağı var mı? Hadi gelin, biraz daha derinleşelim.

Sürekli sosyal medyada "görmezden gelmek" denen bir durum var değil mi? Birini susturmak, kaydırmak veya tamamen yok saymak... Çözüm mü? Bazı durumlarda belki evet, belki hayır. Peki ya hayatınızda bir insanın size verdiği çok önemli bir tavsiyeyi göz ardı ettiğinizde, bu bir stratejik hareket olabilir mi? Erkekler genellikle "bu sorun büyük bir mesele değil, geçer" diye düşünüp daha çok çözüm odaklı yaklaşırken, kadınlar empatik bakış açısıyla "Bir daha ne olacak, ne hissediyor?" gibi duygusal bir yorum yapabiliyorlar. Bu bir klişe değil elbette; ama gözlemlerime göre, her iki yaklaşım da doğru olabilir, tabii ki duruma bağlı.

Örneğin, bir erkek takım arkadaşınızın söylediği "Bunu kafana takma, takma, geçer!" dediğini düşünün. Bir şeylerin göz önünde tutulmaması gerektiği gibi bir stratejiyle hareket ediyor olabilir. Oysa bir kadın arkadaşınız için aynı durumu düşünün. "Hadi ama, gerçekten rahatsız oldum, bu durumu hemen çözelim" gibi bir bakış açısı da rahatça gözlemlenebilir. Şimdi, hangi yaklaşım daha mantıklı? Her iki bakış açısının da avantajları ve zorlukları yok mu?

Dikkate Almamak: Gerçekten İyi Bir Yöntem mi?

Herkesin sosyal ortamında yaşadığı “dikkate almama” durumlarının da etkisi farklı. Ancak, bir konuyu göz ardı etmek gerçekten ne kadar doğru? Bazen işler göz ardı etmekle değil, "anlamamakla" karışıyor. Düşünün, bir arkadaşınız size “Ona dikkat etme, boşver” dediğinde, aslında ne söylemek istiyor? Gerçekten kafasında başka bir çözüm mü var? Yoksa "sadece seni rahatlatmak için" mi bu kelimeleri sarf ediyor?

Erkekler genelde bir problemi daha “iş” gibi görüp çözmeye çalışırken, kadınlar genellikle bu tür sosyal etkileşimlere daha empatik yaklaşıyorlar. Belki de bu “göz önünde tutmamak” hali aslında her iki cinsiyetin bakış açılarının farklı olmasından kaynaklanıyordur. Belirli bir durumda çözüm odaklı olmak ve "takma kafana" demek, belki de en kolay yol olabilir. Fakat öte yandan, empatik bir bakış açısıyla, karşıdaki kişinin hislerini anlamak da o kadar önemli değil mi?

Göz Ardı Edilen Konuların Duygusal Bedeli: Kim Kazanır?

Bu noktada "dikkate almamak" deyiminin ne kadar kolay olsa da bazen uzun vadede bir "ihmal" hissiyatı yaratabileceğini göz ardı edemeyiz. Herkes, farklı bir meseleye odaklanarak çözüm bulma eğiliminde, ve bazen çözüm bulmaya çalışırken diğer insanların duygusal ihtiyaçlarını göz ardı edebiliyoruz.

Gerçekten de, bazen “göz önünde tutmamak” çok pratik bir çözüm gibi gözükse de, sonunda sosyal ilişkilerde "kaybetme" riski taşıyor. Örneğin, çözüm odaklı yaklaşan biri, bir konuda ne kadar hızlı sonuç alırsa alsın, ilişkiyi iyileştirme noktasında geri planda kalabilir. Empatik yaklaşan kişi ise bu konuda daha fazla zaman harcayabilir, ancak insanlar arasındaki bağları pekiştirebilir. Kimin kazanacağı ise tamamen o anki duruma ve çözümün ne kadar anlamlı olduğuna bağlı.

Sonuç Olarak: Dikkate Almamak mı, Göz Önünde Tutmamak mı?

Kısacası, “dikkate almamak” ya da “göz önünde tutmamak” deyimi, aslında pratikte bir çözüm olabilir, ancak bu durum her zaman “doğru” ya da “yeterli” bir çözüm değildir. Deyimlerin bazen arka planda ne kadar önemli olduğunu göz önünde bulundurmak, hem kendi hayatımızda hem de sosyal ilişkilerde daha anlamlı bir etkileşim sağlar.

Bu yazıyı okurken siz ne düşünüyorsunuz? "Göz önünde tutmamak" ya da "dikkate almamak" sizce gerçekten her durumda geçerli bir çözüm müdür? Hayatınızdaki örneklerden yola çıkarak, birine gerçekten göz ardı etmek için fırsat verir misiniz, yoksa bu sadece bir geçici durum mudur?