Hayır ve şer Allah'tan mıdır ?

Gunkaya

Global Mod
Global Mod
Hayır ve Şer Allah’tan mıdır? Karşılaştırmalı Bir Forum Analizi

Selam dostlar,

İnsanın en çok kafasını kurcalayan sorulardan biridir: Hayır ve şer Allah’tan mıdır? Bazen hayatımızda öyle anlar oluyor ki, “neden ben?” diye soruyoruz. Bazen de hiç beklemediğimiz bir güzellik karşımıza çıkıyor ve “bu da mı tesadüf?” diye düşünüyoruz. İşte bu başlıkta bu kadim soruya hem objektif hem de duygusal açıdan bakarak, farklı yorumları masaya yatırmak istiyorum.

Tarihsel ve Dini Bağlam: Hayır–Şer Meselesinin Kökeni

İslam inancında kadere iman imanın altı şartından biridir. Klasik tanımla, “hayır ve şer Allah’tandır.” Yani insanın başına gelen iyilik de kötülük de Allah’ın iradesi ve bilgisi dâhilindedir. Kur’an-ı Kerim’de, “Başınıza gelen herhangi bir musibet, Allah’ın izniyledir” (Teğabun 64/11) bu anlayışı destekleyen ayetlerden biri olarak gösterilir.

Fakat bu konu tarih boyunca tartışmasız kalmamıştır. Kelam ekolleri arasında farklı yorumlar vardır:

- Cebriye: İnsanın hiçbir iradesi olmadığını, her şeyin Allah tarafından belirlenmiş olduğunu savunur.

- Mutezile: İnsanın özgür iradesini öne çıkarır, “şer Allah’tan değil, insanın kendi tercihinden doğar” der.

- Ehl-i Sünnet: Orta yolu benimser; her şey Allah’ın bilgisi ve kudretiyle olur ama insanın da seçme özgürlüğü vardır.

Yani mesele sadece teolojik bir inanç değil, aynı zamanda felsefi ve tarihsel bir tartışmadır.

Erkeklerin Objektif ve Veri Odaklı Yaklaşımı

Genellikle erkeklerin bakış açısı daha analitik ve çözüm odaklıdır. Onlar meseleyi şu sorularla ele alır:

1. Veriler ne söylüyor? Tarihe baktığımızda büyük felaketler (deprem, salgın, savaş) insanların kader algısını güçlendirmiştir. Mesela 1999 Marmara Depremi sonrası yapılan araştırmalarda, toplumun büyük kısmı yaşananları “Allah’ın takdiri” olarak görmüştür.

2. Sebep-sonuç ilişkisi nedir? Erkekler için şer diye gördüğümüz olayların arkasında bazen rasyonel açıklamalar vardır. Deprem, doğa yasalarının bir sonucu; hastalık, biyolojik süreçlerin bir parçası. O hâlde “şer Allah’tan mıdır?” sorusu, çoğu zaman olayın doğasını anlamakla bağlantılı hale gelir.

3. Stratejik çıkarım nedir? Erkek bakışıyla hayır ve şer meselesi, insanın iradesiyle ne yapacağına odaklanır: “Olay Allah’tan olabilir ama ben nasıl tepki vereceğim?”

Bu objektif yaklaşım, tartışmayı daha çok bilgi–veri–çıkarım üçgeninde şekillendiriyor.

Kadınların Duygusal ve Toplumsal Bakışı

Kadınların bakışı ise genellikle daha empatik, daha toplumsal ve duygusal oluyor. Onlar meseleyi, bireyden çok toplum ve insan ilişkileri üzerinden okuyor.

- Empati: Bir anne çocuğunu kaybettiğinde, “şer Allah’tandır” demek onun acısını hafifletmez ama dayanma gücü verir. Kadınlar bu sözü bir teselli aracı olarak görür.

- Toplumsal Dayanışma: Kadınlar çoğu zaman acıların paylaşılarak hafifletileceğine inanır. Bu nedenle şer görünen bir olay bile, toplumda yardımlaşma ve dayanışmayı artırdığı için “hikmetli” bulunur.

- Manevi Bakış: Kadınların yorumunda hayır ve şer sadece soyut kavramlar değil; günlük yaşamın duygusal dokusunu oluşturan gerçekliklerdir. Çoğu zaman “şer gibi görünenin arkasında hayır olabilir” anlayışına daha yakın dururlar.

Bu yaklaşım, konuyu sadece akıl değil, kalp–toplum–empati üçgeninde değerlendiriyor.

Karşılaştırmalı Analiz: Akıl mı Ön Planda, Kalp mi?

Burada dikkat çeken nokta, erkeklerin objektifliği ile kadınların empatisi arasında aslında birbirini tamamlayan bir denge oluşmasıdır.

- Erkeklerin yaklaşımı, olayın nasıl olduğunu sorgular.

- Kadınların yaklaşımı, olayın insan hayatında nasıl bir etki bıraktığını sorgular.

Örneğin büyük bir hastalık yaşandığında erkek, “Bu biyolojik olarak nasıl gelişti, nasıl önlenir?” diye düşünürken; kadın, “Hastanın psikolojisi nasıl, ailesi bu süreçte nasıl ayakta kalacak?” diye bakar.

Her iki bakış açısı da tek başına eksiktir. Akıl ve kalp bir araya geldiğinde, “hayır ve şer Allah’tandır” anlayışı hem teolojik hem de insani bir bütünlük kazanır.

Günümüz Dünyasında Hayır ve Şer Algısı

Modern dünyada bu tartışma farklı bir boyut kazanıyor. Teknoloji, bilim ve iletişim geliştikçe insanlar olayları daha rasyonel açıklamalarla değerlendirmeye başlıyor. Ancak duygusal ve manevi boyut hâlâ çok güçlü.

- Bilimsel perspektif: Depremler fay hatlarının kırılması, hastalıklar virüslerin yayılmasıyla açıklanıyor.

- Manevi perspektif: Aynı olaylar, insanların sabrını, dayanışmasını ve ahlaki duruşunu sınayan birer imtihan olarak görülüyor.

Yani modern toplumda bile “sebep-sonuç” ve “mana–hikmet” anlayışı birlikte varlığını sürdürüyor.

Geleceğe Dair Olası Yorumlar

Gelecekte bu tartışma daha da çeşitlenecek gibi görünüyor. Yapay zekâ, biyoteknoloji ve kozmoloji gibi alanların gelişmesiyle insanlar hayır ve şer kavramını farklı çerçevelerde yorumlayabilir. Ancak şu soru baki kalacak: İnsan kendi iradesiyle yaptığı tercihlerden mi sorumlu, yoksa her şey önceden yazılmış mı?

Belki de en önemli sonuç şu: Hayır ve şer algısı, sadece dini değil, aynı zamanda insani bir meseledir. İnsan hangi çağda yaşarsa yaşasın, başına gelen olaylara anlam yükleme ihtiyacı hiç değişmeyecektir.

Forum Tartışmasına Açık Sorular

- Sizce hayır ve şer tamamen Allah’tan mı gelir, yoksa insanın seçimleri de işin içinde midir?

- Erkeklerin objektif yaklaşımı mı daha tatmin edici, yoksa kadınların empatik bakışı mı daha rahatlatıcı?

- Günümüzde bilimsel açıklamalar hayır ve şer kavramını nasıl etkiliyor?

- Sizce acıların arkasında mutlaka bir “hayır” gizli midir, yoksa bazı şeyler sadece “acı” olarak mı kalır?

Sonuçta “hayır ve şer Allah’tan mıdır?” sorusu sadece teolojik değil, aynı zamanda insani bir sorgudur. Hepimizin hayatında bu soruya verdiği cevap farklı olabilir ama ortak nokta şu: İnsan anlam arar. Hayırda da, şerde de…

Siz ne düşünüyorsunuz dostlar? Bu soruya cevabınız daha çok akıldan mı geliyor, yoksa kalpten mi?