Sude
New member
Kısasa Kısas: Kim Demiş, Neden Demiş?
Arkadaşlar selam! Forumda sürekli ciddi başlıklar görüyorum; ekonomi, siyaset, diziler, aşk acıları… Biraz renk katalım dedim. Şimdi size yıllardır dilimizden düşmeyen ama kökenini pek de sorgulamadığımız bir sözden bahsedeceğim: “Kısasa kısas.” Hepimizin günlük hayatta kullandığı, bazen mizah malzemesi yaptığı, bazen de ciddi ciddi referans verdiği bu sözün aslında kim tarafından söylendiğini hiç düşündünüz mü? Hani işin başında “ilk kim dedi acaba?” diye kafa yormak, bence dizilerdeki “ilk sezonun gizli sırrını çözmek” kadar eğlenceli.
Erkekler Strateji Arıyor, Kadınlar İse Duyguya Bakıyor
Bu sözü forumda masaya yatırdığımızda, erkek kullanıcıların genellikle şöyle bir yorum yaptığını görüyoruz:
— “Kardeşim bu net stratejik bir laf. Adam ‘sen bana ne yaptıysan ben de sana aynısını yaparım’ demiş. Bu, adaletin temelini koymak gibi bir şey.”
Kadın kullanıcıların yaklaşımı ise biraz daha farklı oluyor:
— “Evet ama burada aslolan empati. Yani ‘sen bana acı verdin, ben de aynı şekilde karşılık verebilirim’ diyerek duygunun da karşılıklılığını vurguluyor. Bu aslında bir uyarı gibi.”
Görüyor musunuz, aynı söz hem stratejik bir denklem gibi, hem de duygusal bir ilişki dili gibi okunabiliyor. İşte bu yüzden “kısasa kısas” tam bir forum malzemesi.
Kökenlere Yolculuk: Bu Söz Nereden Geliyor?
“Kısasa kısas” aslında kökeni çok eskiye, dinî ve hukukî metinlere dayanan bir kavram. Kur’an’da geçen “kısas” kavramı, adaletin sağlanması için “ne yaptıysan onun karşılığını görürsün” ilkesine dayanır. Eski Ahit’te de benzer bir yaklaşım vardır: “Göz göze, diş dişe.”
Ama gelin görün ki forum tayfası bu sözün kökenini araştırırken bile kendi mizahını yapıyor. Geçen gün birisi yazmış:
— “Kısasa kısas lafını ilk kaynanasına laf yetiştirirken gelin söylemiştir.”
Altına da şu yorum gelmiş:
— “Olabilir ama bence kesin komşu kadınları dedikodu yaparken bulmuştur bu sözü. Çünkü onlar hep eşitlik peşinde!”
Gerçek şu ki, “kısasa kısas” aslında insanlık tarihi kadar eski bir adalet arayışının ifadesi. Ama halk arasında bu kadar yaygınlaşmasının sebebi, günlük hayattaki karşılıklılık duygusunu çok net anlatması.
Erkeklerin Satranç Tahtasında, Kadınların Kalp Defterinde
Erkekler bu sözü duyunca kafasında hemen satranç tahtasını açıyor: “Bana taşını sürdü mü? Ben de aynısını yaparım.” Stratejik hamle, karşı hamle, denge… Onların zihninde bu, tamamen taktiksel bir denklem.
Kadınlarsa aynı sözü duyduğunda kalbinin defterini açıyor: “Sen bana ne hissettirdiysen, ben de sana aynı duyguyu hissettiririm.” Onlar için bu, daha çok duygusal adaletin bir göstergesi. Yani erkekler olayı “denge” olarak görürken, kadınlar “duygu eşitliği” olarak algılıyor.
Günlük Hayatta Kısasa Kısas
Düşünsenize, sabah işe giderken minibüs şoförü sizi görmezden gelip önünüzden geçiyor. Siz de akşam eve dönerken başka bir minibüs görünce “ben de binmiyorum kardeşim, kısasa kısas” diyorsunuz. İşin mizahi yanı burada başlıyor.
Ya da forumdan bir örnek:
— Kullanıcı 1: “Benim yorumuma cevap vermemişsin, ben de seninkine cevap vermiyorum. Kısasa kısas.”
— Kullanıcı 2: “Sen bana beğeni atmadın, ben de sana atmıyorum. Kısasa kısas.”
Yani söz sadece ağır konular için değil, günlük minik çatışmalarımız için de mükemmel bir bahane.
Mizahi Bir Perspektif: Kaynana – Gelin Diyaloğu
— Kaynana: “Ben sana kahve yaptırmadım mı?”
— Gelin: “Ben de sana börek yapmadım, kısasa kısas!”
İşte tam da böyle sahneler, bu sözün neden halk arasında bu kadar sevilip benimsendiğini gösteriyor. Çünkü biz Türk milleti olarak sözün hem ciddiyetini hem de espri tarafını aynı anda kullanmayı seviyoruz.
Forum Tartışmaları: Kim İlk Söyledi?
Bazı kullanıcılar bu sözü Hz. Musa dönemine, bazıları Hz. Muhammed’in tebliğine, bazıları da Osmanlı’daki adalet sistemine bağlıyor. Ama işin komik yanı, forumda mutlaka biri çıkar ve “yok abi bu laf kesin bizim köydeki muhtarın sözüdür” diye iddia eder.
Hatta geçenlerde bir kullanıcı şöyle yazmıştı:
— “Kısasa kısas lafını ilk benim dedem söyledi. Çünkü dedem çocukken biri onun topunu çalmış, o da gidip karşı tarafın misketini almış.”
Altına gelen cevap:
— “Tamam da kardeşim, misket kısasıyla top kısası aynı şey mi?”
Kısasa Kısas: Adalet mi, İntikam mı?
İşte burası önemli bir tartışma konusu. Erkekler genelde “bu adalettir” diyor. Çünkü onların zihninde dengeyi sağlamak ön planda. Kadınlar ise “bu biraz intikama da kayıyor” diyor. Çünkü empati bakış açısıyla bakıldığında, aynı acıyı tekrar yaşatmak, adalet değil duygusal rövanş gibi duruyor.
Aslında bu ikisini ayıran çizgi çok ince. Kısas, adaletin bir mekanizması olabilir ama kişisel olarak uygulandığında intikama dönüşebilir. Yani erkeklerin mantığı ve kadınların duygusu birleşince, ortaya çok daha geniş bir tartışma çıkıyor.
Sonuç: Kısasa Kısas Hep Bizimle
Kim söylemiş olursa olsun, “kısasa kısas” sözü binlerce yıldır insanlığın gündeminde. Çünkü hepimiz hayatımızda adalet arayışındayız. Bazen stratejik aklımızla “denge lazım” diyoruz, bazen de kalbimizle “aynı acıyı hissetsin” diye düşünüyoruz.
Ama en güzeli, forumda gördüğümüz gibi bu sözü günlük hayata mizahla uyarlamak. Böylece ne adalet arayışımızdan vazgeçiyoruz, ne de kahkahamızdan.
Ve forumun final cümlesi gelsin:
— Erkek kullanıcı: “Kısasa kısas satranç gibidir.”
— Kadın kullanıcı: “Kısasa kısas kalbin defteridir.”
— Ben: “Arkadaşlar ikiniz de haklısınız. Sonuçta hayat kısasa kısas değil midir?”
Arkadaşlar selam! Forumda sürekli ciddi başlıklar görüyorum; ekonomi, siyaset, diziler, aşk acıları… Biraz renk katalım dedim. Şimdi size yıllardır dilimizden düşmeyen ama kökenini pek de sorgulamadığımız bir sözden bahsedeceğim: “Kısasa kısas.” Hepimizin günlük hayatta kullandığı, bazen mizah malzemesi yaptığı, bazen de ciddi ciddi referans verdiği bu sözün aslında kim tarafından söylendiğini hiç düşündünüz mü? Hani işin başında “ilk kim dedi acaba?” diye kafa yormak, bence dizilerdeki “ilk sezonun gizli sırrını çözmek” kadar eğlenceli.
Erkekler Strateji Arıyor, Kadınlar İse Duyguya Bakıyor
Bu sözü forumda masaya yatırdığımızda, erkek kullanıcıların genellikle şöyle bir yorum yaptığını görüyoruz:
— “Kardeşim bu net stratejik bir laf. Adam ‘sen bana ne yaptıysan ben de sana aynısını yaparım’ demiş. Bu, adaletin temelini koymak gibi bir şey.”
Kadın kullanıcıların yaklaşımı ise biraz daha farklı oluyor:
— “Evet ama burada aslolan empati. Yani ‘sen bana acı verdin, ben de aynı şekilde karşılık verebilirim’ diyerek duygunun da karşılıklılığını vurguluyor. Bu aslında bir uyarı gibi.”
Görüyor musunuz, aynı söz hem stratejik bir denklem gibi, hem de duygusal bir ilişki dili gibi okunabiliyor. İşte bu yüzden “kısasa kısas” tam bir forum malzemesi.
Kökenlere Yolculuk: Bu Söz Nereden Geliyor?
“Kısasa kısas” aslında kökeni çok eskiye, dinî ve hukukî metinlere dayanan bir kavram. Kur’an’da geçen “kısas” kavramı, adaletin sağlanması için “ne yaptıysan onun karşılığını görürsün” ilkesine dayanır. Eski Ahit’te de benzer bir yaklaşım vardır: “Göz göze, diş dişe.”
Ama gelin görün ki forum tayfası bu sözün kökenini araştırırken bile kendi mizahını yapıyor. Geçen gün birisi yazmış:
— “Kısasa kısas lafını ilk kaynanasına laf yetiştirirken gelin söylemiştir.”
Altına da şu yorum gelmiş:
— “Olabilir ama bence kesin komşu kadınları dedikodu yaparken bulmuştur bu sözü. Çünkü onlar hep eşitlik peşinde!”
Gerçek şu ki, “kısasa kısas” aslında insanlık tarihi kadar eski bir adalet arayışının ifadesi. Ama halk arasında bu kadar yaygınlaşmasının sebebi, günlük hayattaki karşılıklılık duygusunu çok net anlatması.
Erkeklerin Satranç Tahtasında, Kadınların Kalp Defterinde
Erkekler bu sözü duyunca kafasında hemen satranç tahtasını açıyor: “Bana taşını sürdü mü? Ben de aynısını yaparım.” Stratejik hamle, karşı hamle, denge… Onların zihninde bu, tamamen taktiksel bir denklem.
Kadınlarsa aynı sözü duyduğunda kalbinin defterini açıyor: “Sen bana ne hissettirdiysen, ben de sana aynı duyguyu hissettiririm.” Onlar için bu, daha çok duygusal adaletin bir göstergesi. Yani erkekler olayı “denge” olarak görürken, kadınlar “duygu eşitliği” olarak algılıyor.
Günlük Hayatta Kısasa Kısas
Düşünsenize, sabah işe giderken minibüs şoförü sizi görmezden gelip önünüzden geçiyor. Siz de akşam eve dönerken başka bir minibüs görünce “ben de binmiyorum kardeşim, kısasa kısas” diyorsunuz. İşin mizahi yanı burada başlıyor.
Ya da forumdan bir örnek:
— Kullanıcı 1: “Benim yorumuma cevap vermemişsin, ben de seninkine cevap vermiyorum. Kısasa kısas.”
— Kullanıcı 2: “Sen bana beğeni atmadın, ben de sana atmıyorum. Kısasa kısas.”
Yani söz sadece ağır konular için değil, günlük minik çatışmalarımız için de mükemmel bir bahane.
Mizahi Bir Perspektif: Kaynana – Gelin Diyaloğu
— Kaynana: “Ben sana kahve yaptırmadım mı?”
— Gelin: “Ben de sana börek yapmadım, kısasa kısas!”
İşte tam da böyle sahneler, bu sözün neden halk arasında bu kadar sevilip benimsendiğini gösteriyor. Çünkü biz Türk milleti olarak sözün hem ciddiyetini hem de espri tarafını aynı anda kullanmayı seviyoruz.
Forum Tartışmaları: Kim İlk Söyledi?
Bazı kullanıcılar bu sözü Hz. Musa dönemine, bazıları Hz. Muhammed’in tebliğine, bazıları da Osmanlı’daki adalet sistemine bağlıyor. Ama işin komik yanı, forumda mutlaka biri çıkar ve “yok abi bu laf kesin bizim köydeki muhtarın sözüdür” diye iddia eder.
Hatta geçenlerde bir kullanıcı şöyle yazmıştı:
— “Kısasa kısas lafını ilk benim dedem söyledi. Çünkü dedem çocukken biri onun topunu çalmış, o da gidip karşı tarafın misketini almış.”
Altına gelen cevap:
— “Tamam da kardeşim, misket kısasıyla top kısası aynı şey mi?”
Kısasa Kısas: Adalet mi, İntikam mı?
İşte burası önemli bir tartışma konusu. Erkekler genelde “bu adalettir” diyor. Çünkü onların zihninde dengeyi sağlamak ön planda. Kadınlar ise “bu biraz intikama da kayıyor” diyor. Çünkü empati bakış açısıyla bakıldığında, aynı acıyı tekrar yaşatmak, adalet değil duygusal rövanş gibi duruyor.
Aslında bu ikisini ayıran çizgi çok ince. Kısas, adaletin bir mekanizması olabilir ama kişisel olarak uygulandığında intikama dönüşebilir. Yani erkeklerin mantığı ve kadınların duygusu birleşince, ortaya çok daha geniş bir tartışma çıkıyor.
Sonuç: Kısasa Kısas Hep Bizimle
Kim söylemiş olursa olsun, “kısasa kısas” sözü binlerce yıldır insanlığın gündeminde. Çünkü hepimiz hayatımızda adalet arayışındayız. Bazen stratejik aklımızla “denge lazım” diyoruz, bazen de kalbimizle “aynı acıyı hissetsin” diye düşünüyoruz.
Ama en güzeli, forumda gördüğümüz gibi bu sözü günlük hayata mizahla uyarlamak. Böylece ne adalet arayışımızdan vazgeçiyoruz, ne de kahkahamızdan.
Ve forumun final cümlesi gelsin:
— Erkek kullanıcı: “Kısasa kısas satranç gibidir.”
— Kadın kullanıcı: “Kısasa kısas kalbin defteridir.”
— Ben: “Arkadaşlar ikiniz de haklısınız. Sonuçta hayat kısasa kısas değil midir?”