Midem bana ait, nokta, tartışmanın sonu: Feministler kürtajın hayatları öldürdüğü gerçeğini görmezden gelmeyi severler. Ancak her zaman talep ettikleri sorumluluk, ne yaptığınızın farkında olmayı da içerir.
Geri döndü. Tam federal seçim kampanyası zamanında, SPD'den ve Yeşiller'den bir grup milletvekili hamileliğin ilk on iki haftasında kürtajın yasallaştırılması için bir önerge sundu ve böylece Almanya'ya 218. paragraf hakkında yeni bir tartışma açıldı. Konunun ceza kanunundan tamamen kalkması gerekiyor ve anayasal bir devlette yasak olmayan her şeye izin verildiğine göre, Almanya'da ilk üç ayda kürtaj hakkı da olacak. Ayrıca danışma ile fesih arasındaki üç günlük bekleme süresinin de ortadan kaldırılması gerekmektedir.
Ancak, tavsiyede bulunma yükümlülüğü kalmalı ve bununla birlikte 1990'ların ortasından bu yana yürürlükte olan ve hamileliğin ilk on iki haftasında yapılan kürtajları bu koşul altında cezadan muaf kılan uzlaşmanın özü de kalmalı. Bu nedenle teklif mevcut yasal düzenlemeyi destekleyenler için de adil bir teklif midir?
Geçtiğimiz günlerde bir gazeteci bana bu konunun neden ceza kanununda daha ayrıntılı bir şekilde düzenlenmesi gerektiğini sordu. Kısa bir tereddütten sonra dedim ki: “Çünkü oraya ait.” 218 “hayata karşı suç” kapsamına giriyor. Ve konu tam olarak bununla ilgili. Yaşam için.
Çoğu zaman göz ardı edilen şey tam olarak budur; bunu tartışmalarda tekrar tekrar görüyorum. Feminist çevrelerde doğmamış çocuğun yaşam hakkından söz edilmiyor. Olumsuzlanmadı; bu, gerekçelendirmeyi gerektirir. Ama tamamen göz ardı ediliyor. Benim midem benim. Nokta. Tartışmanın sonu.
En fazla hâlâ bir “hücre kümesinden” söz ediliyor. Bu hücre kümesi, hamileliğin 13. haftasının sonunda zaten parmak izlerine sahiptir (bu, gebe kaldıktan sonraki 11. haftaya karşılık gelir). Dokunma duyusu uyanıyor ve ara sıra göbek bağıyla oynuyor. Organların oluşumu tamamlanır ve göreve başlarlar: Karaciğer safra salgılar, pankreas insülin üretir ve böbreklerde idrar üretilir. Hücre kümesinin kalbi hamileliğin altıncı haftasından itibaren, yani yaklaşık iki aydır atmaktadır.
Kürtajın tamamen yasaklanmasını savunanların çoğu buna inanmak istemiyor.
Ayrıca kürtaja ilişkin liberal bir düzenleme için de mücadele ediyorum. Hayatımda üç kez hamile kaldım, üç çocuk doğurdum. Hamilelik ve doğum fiziksel olarak o kadar yorucu ve varoluşsal bir süreç ki, kadınları kendi istekleri dışında bunu yapmaya zorlayan bir ülkede yaşamak istemiyorum. Bunun nasıl çalışacağını bile bilmiyorum. Bu nedenle Almanya'da ilk üç ayda kürtajın mümkün olması iyi bir şey ve karar sonuçta tamamen kadına ait.
(Bu arada bu durum babalar için oldukça acı olabiliyor. Kendi rızaları dışında çocuklarının kürtajla alınmasını kabullenmek zorunda kalabilirler. Ancak bu durumun daha farklı nasıl ele alınabileceğini anlamıyorum.)
Çatışan iki hukuki menfaat
Ancak kadının kendi bedeni hakkında karar verme konusundaki bu vazgeçilmez hakkının, doğmamış çocuğun yaşam hakkıyla çeliştiğinin de kabul edilmesi gerekir. Bu konuda şikayette bulunabilirsiniz. Veya bu ikilemin yasal olarak düzenlenmesine yönelik herhangi bir girişimi “ataerkil bir güç kullanımı” olarak yorumlayın çünkü – ne büyük bir doğa adaletsizliği! – yalnızca hamile kalabilen kadınlar.
Ancak tüm bu gürültü, çatışan iki temel hukuki çıkarla karşı karşıya olduğumuz gerçeğini değiştirmiyor. Mevcut hukuki durum hem annenin hem de doğmamış çocuğun haklarını dengelemeye çalışıyor ve açıkça annenin haklarına daha fazla ağırlık veriyor.
Ben de bunun haklı olduğunu düşünüyorum. Ancak mümkün olmayan şey – ve 218'in “hayata karşı” suçlardan çıkarılmasının anlamı da tam olarak budur – kürtajla hiçbir hayat öldürülmüyormuş gibi davranmaktır. Hele ki çoğu feministin yaptığı gibi tartışmalarda kadının sorumluluğuna bu kadar odaklanılıyorsa, bu sorumluluğun da ciddiye alınması gerekir. Ve sorumluluk her şeyden önce ne yaptığınızın farkında olmayı içerir.
Kristina SchrO2002'den 2017'ye kadar Alman Federal Meclisi üyesi ve 2009'dan 2013'e kadar Aileler, Yaşlılar, Kadınlar ve Gençlikten Sorumlu Federal Bakan olarak görev yaptı. Bugün, diğer görevlerinin yanı sıra, yönetim danışmanı ve yönetim kurulu başkan yardımcısı olarak çalışmaktadır. CUMHURİYET21yeni burjuva siyaseti için düşünce kuruluşu. GitOCDU'lu ve üç kız çocuğu annesi.
Geri döndü. Tam federal seçim kampanyası zamanında, SPD'den ve Yeşiller'den bir grup milletvekili hamileliğin ilk on iki haftasında kürtajın yasallaştırılması için bir önerge sundu ve böylece Almanya'ya 218. paragraf hakkında yeni bir tartışma açıldı. Konunun ceza kanunundan tamamen kalkması gerekiyor ve anayasal bir devlette yasak olmayan her şeye izin verildiğine göre, Almanya'da ilk üç ayda kürtaj hakkı da olacak. Ayrıca danışma ile fesih arasındaki üç günlük bekleme süresinin de ortadan kaldırılması gerekmektedir.
Ancak, tavsiyede bulunma yükümlülüğü kalmalı ve bununla birlikte 1990'ların ortasından bu yana yürürlükte olan ve hamileliğin ilk on iki haftasında yapılan kürtajları bu koşul altında cezadan muaf kılan uzlaşmanın özü de kalmalı. Bu nedenle teklif mevcut yasal düzenlemeyi destekleyenler için de adil bir teklif midir?
Geçtiğimiz günlerde bir gazeteci bana bu konunun neden ceza kanununda daha ayrıntılı bir şekilde düzenlenmesi gerektiğini sordu. Kısa bir tereddütten sonra dedim ki: “Çünkü oraya ait.” 218 “hayata karşı suç” kapsamına giriyor. Ve konu tam olarak bununla ilgili. Yaşam için.
Çoğu zaman göz ardı edilen şey tam olarak budur; bunu tartışmalarda tekrar tekrar görüyorum. Feminist çevrelerde doğmamış çocuğun yaşam hakkından söz edilmiyor. Olumsuzlanmadı; bu, gerekçelendirmeyi gerektirir. Ama tamamen göz ardı ediliyor. Benim midem benim. Nokta. Tartışmanın sonu.
En fazla hâlâ bir “hücre kümesinden” söz ediliyor. Bu hücre kümesi, hamileliğin 13. haftasının sonunda zaten parmak izlerine sahiptir (bu, gebe kaldıktan sonraki 11. haftaya karşılık gelir). Dokunma duyusu uyanıyor ve ara sıra göbek bağıyla oynuyor. Organların oluşumu tamamlanır ve göreve başlarlar: Karaciğer safra salgılar, pankreas insülin üretir ve böbreklerde idrar üretilir. Hücre kümesinin kalbi hamileliğin altıncı haftasından itibaren, yani yaklaşık iki aydır atmaktadır.
Kürtajın tamamen yasaklanmasını savunanların çoğu buna inanmak istemiyor.
Ayrıca kürtaja ilişkin liberal bir düzenleme için de mücadele ediyorum. Hayatımda üç kez hamile kaldım, üç çocuk doğurdum. Hamilelik ve doğum fiziksel olarak o kadar yorucu ve varoluşsal bir süreç ki, kadınları kendi istekleri dışında bunu yapmaya zorlayan bir ülkede yaşamak istemiyorum. Bunun nasıl çalışacağını bile bilmiyorum. Bu nedenle Almanya'da ilk üç ayda kürtajın mümkün olması iyi bir şey ve karar sonuçta tamamen kadına ait.
(Bu arada bu durum babalar için oldukça acı olabiliyor. Kendi rızaları dışında çocuklarının kürtajla alınmasını kabullenmek zorunda kalabilirler. Ancak bu durumun daha farklı nasıl ele alınabileceğini anlamıyorum.)
Çatışan iki hukuki menfaat
Ancak kadının kendi bedeni hakkında karar verme konusundaki bu vazgeçilmez hakkının, doğmamış çocuğun yaşam hakkıyla çeliştiğinin de kabul edilmesi gerekir. Bu konuda şikayette bulunabilirsiniz. Veya bu ikilemin yasal olarak düzenlenmesine yönelik herhangi bir girişimi “ataerkil bir güç kullanımı” olarak yorumlayın çünkü – ne büyük bir doğa adaletsizliği! – yalnızca hamile kalabilen kadınlar.
Ancak tüm bu gürültü, çatışan iki temel hukuki çıkarla karşı karşıya olduğumuz gerçeğini değiştirmiyor. Mevcut hukuki durum hem annenin hem de doğmamış çocuğun haklarını dengelemeye çalışıyor ve açıkça annenin haklarına daha fazla ağırlık veriyor.
Ben de bunun haklı olduğunu düşünüyorum. Ancak mümkün olmayan şey – ve 218'in “hayata karşı” suçlardan çıkarılmasının anlamı da tam olarak budur – kürtajla hiçbir hayat öldürülmüyormuş gibi davranmaktır. Hele ki çoğu feministin yaptığı gibi tartışmalarda kadının sorumluluğuna bu kadar odaklanılıyorsa, bu sorumluluğun da ciddiye alınması gerekir. Ve sorumluluk her şeyden önce ne yaptığınızın farkında olmayı içerir.
Kristina SchrO2002'den 2017'ye kadar Alman Federal Meclisi üyesi ve 2009'dan 2013'e kadar Aileler, Yaşlılar, Kadınlar ve Gençlikten Sorumlu Federal Bakan olarak görev yaptı. Bugün, diğer görevlerinin yanı sıra, yönetim danışmanı ve yönetim kurulu başkan yardımcısı olarak çalışmaktadır. CUMHURİYET21yeni burjuva siyaseti için düşünce kuruluşu. GitOCDU'lu ve üç kız çocuğu annesi.